İSLÂM ve TEFERRUAT

MEHMET SELİM POLAT

HÛD (AS)

leave a comment »

  (A’RAF suresi 65. ayet):

وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُوداً قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ أَفَلاَ تَتَّقُونَ

Ad kavmine de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). O dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Hâla sakınmayacak mısınız?”


(A’RAF suresi 66. ayet):

قَالَ الْمَلأُ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَوْمِهِ إِنَّا لَنَرَاكَ فِي سَفَاهَةٍ وِإِنَّا لَنَظُنُّكَ مِنَ الْكَاذِبِينَ

Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz.


(A’RAF suresi 67. ayet):

قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي سَفَاهَةٌ وَلَكِنِّي رَسُولٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ

“Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim.


(A’RAF suresi 68. ayet):

أُبَلِّغُكُمْ رِسَالاتِ رَبِّي وَأَنَاْ لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ

Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm.


(A’RAF suresi 69. ayet):

أَوَعَجِبْتُمْ أَن جَاءكُمْ ذِكْرٌ مِّن رَّبِّكُمْ عَلَى رَجُلٍ مِّنكُمْ لِيُنذِرَكُمْ وَاذكُرُواْ إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاء مِن بَعْدِ قَوْمِ نُوحٍ وَزَادَكُمْ فِي الْخَلْقِ بَسْطَةً فَاذْكُرُواْ آلاء اللّهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz.”


(A’RAF suresi 70. ayet):

قَالُواْ أَجِئْتَنَا لِنَعْبُدَ اللّهَ وَحْدَهُ وَنَذَرَ مَا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

Dediler ki: Sen bize tek Allah’a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.


(A’RAF suresi 71. ayet):

قَالَ قَدْ وَقَعَ عَلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ رِجْسٌ وَغَضَبٌ أَتُجَادِلُونَنِي فِي أَسْمَاء سَمَّيْتُمُوهَا أَنتُمْ وَآبَآؤكُم مَّا نَزَّلَ اللّهُ بِهَا مِن سُلْطَانٍ فَانتَظِرُواْ إِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُنتَظِرِينَ

(Hûd) dedi ki: “Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah’ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!”


(A’RAF suresi 72. ayet):

فَأَنجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِّنَّا وَقَطَعْنَا دَابِرَ الَّذِينَ كَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا وَمَا كَانُواْ مُؤْمِنِينَ

Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.


(ŞUARA suresi 123. ayet):

كَذَّبَتْ عَادٌ الْمُرْسَلِينَ

Âd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.


(ŞUARA suresi 124. ayet):

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ هُودٌ أَلَا تَتَّقُونَ

Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


(ŞUARA suresi 125. ayet):

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ

Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.


(ŞUARA suresi 126. ayet):

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.


(ŞUARA suresi 127. ayet):

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ

Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.


(ŞUARA suresi 128. ayet):

أَتَبْنُونَ بِكُلِّ رِيعٍ آيَةً تَعْبَثُونَ

Siz her yüksek yere bir alâmet dikerek eğleniyor musunuz?


(ŞUARA suresi 129. ayet):

وَتَتَّخِذُونَ مَصَانِعَ لَعَلَّكُمْ تَخْلُدُونَ

Temelli kalacağınızı umarak sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?


(ŞUARA suresi 130. ayet):

وَإِذَا بَطَشْتُم بَطَشْتُمْ جَبَّارِينَ

Yakaladığınız zaman, zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?


(ŞUARA suresi 131. ayet):

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.


(ŞUARA suresi 132. ayet):

وَاتَّقُوا الَّذِي أَمَدَّكُم بِمَا تَعْلَمُونَ

Bildiğiniz şeyleri size bol bol veren, Allah’dan korkun.


(ŞUARA suresi 133. ayet):

أَمَدَّكُم بِأَنْعَامٍ وَبَنِينَ

”O size verdi : davarlar, oğullar”.


(ŞUARA suresi 134. ayet):

وَجَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

“Bahçeler çeşmeler.” (Allah’a karşı gelmek) den sakının.


(ŞUARA suresi 135. ayet):

إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ

Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum.


(ŞUARA suresi 136. ayet):

قَالُوا سَوَاء عَلَيْنَا أَوَعَظْتَ أَمْ لَمْ تَكُن مِّنَ الْوَاعِظِينَ

(Onlar) şöyle dediler: Sen öğüt versen de, vermesen de bizce birdir.


(ŞUARA suresi 137. ayet):

إِنْ هَذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ

Bu, öncekilerin geleneğinden başka bir şey değildir.


(ŞUARA suresi 138. ayet):

وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ

Biz azaba uğratılacak da değiliz.


(ŞUARA suresi 139. ayet):

فَكَذَّبُوهُ فَأَهْلَكْنَاهُمْ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ

Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de kendilerini helâk ettik. Doğrusu bunda büyük bir ibret vardır; ama çokları iman etmezler.


(ŞUARA suresi 140. ayet):

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.


(AHKAF suresi 21. ayet):

وَاذْكُرْ أَخَا عَادٍ إِذْ أَنذَرَ قَوْمَهُ بِالْأَحْقَافِ وَقَدْ خَلَتْ النُّذُرُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ

Ad kavminin kardeşini (Hûd’u) an. Zira o, kendinden önce ve sonra uyarıcıların da gelip geçtiği Ahkaf bölgesindeki kavmine: Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Ben sizin büyük bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum, demişti.


(AHKAF suresi 25. ayet):

تُدَمِّرُ كُلَّ شَيْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لَا يُرَى إِلَّا مَسَاكِنُهُمْ كَذَلِكَ نَجْزِي الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ

O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her şeyi yıkar, mahveder. Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.


Written by MEHMET SELİM POLAT

Ağustos 8, 2007 7:38 am

Peygamberler kategorisinde yayınlandı

Yorum bırakın