İSLÂM ve TEFERRUAT

MEHMET SELİM POLAT

SALİH (AS)

leave a comment »

  (A’RAF suresi 73. ayet):

وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ قَدْ جَاءتْكُم بَيِّنَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ هَـذِهِ نَاقَةُ اللّهِ لَكُمْ آيَةً فَذَرُوهَا تَأْكُلْ فِي أَرْضِ اللّهِ وَلاَ تَمَسُّوهَا بِسُوَءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Semûd kavmine de kardeşleri Salih’i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir. O da, size bir mucize olarak Allah’ın şu devesidir. Onu bırakın, Allah’ın arzında yesin, (içsin); ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem verici bir azap yakalar.


(A’RAF suresi 79. ayet):

فَتَوَلَّى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَةَ رَبِّي وَنَصَحْتُ لَكُمْ وَلَكِن لاَّ تُحِبُّونَ النَّاصِحِينَ

Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz.


(HÛD suresi 61. ayet):

وَإِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَـهٍ غَيْرُهُ هُوَ أَنشَأَكُم مِّنَ الأَرْضِ وَاسْتَعْمَرَكُمْ فِيهَا فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُّجِيبٌ

Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i (gönderdik). Dedi ki: Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı. Ve sizi orada yaşattı. O halde O’ndan mağfiret isteyin; sonra da O’na tevbe edin. Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, (dualarını) kabul edendir.


(HÛD suresi 68. ayet):

كَأَن لَّمْ يَغْنَوْاْ فِيهَا أَلاَ إِنَّ ثَمُودَ كَفرُواْ رَبَّهُمْ أَلاَ بُعْدًا لِّثَمُودَ

Sanki orada hiç oturmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilesiniz ki, Semûd kavmi (Allah’ın rahmetinden) uzak kılındı.


(ŞUARA suresi 141. ayet):

كَذَّبَتْ ثَمُودُ الْمُرْسَلِينَ

Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.


(ŞUARA suresi 142. ayet):

إِذْ قَالَ لَهُمْ أَخُوهُمْ صَالِحٌ أَلَا تَتَّقُونَ

Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah’a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?


(ŞUARA suresi 143. ayet):

إِنِّي لَكُمْ رَسُولٌ أَمِينٌ

Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.


(ŞUARA suresi 144. ayet):

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.


(ŞUARA suresi 145. ayet):

وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ

Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.


(ŞUARA suresi 146. ayet):

أَتُتْرَكُونَ فِي مَا هَاهُنَا آمِنِينَ

Siz burada, güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)?


(ŞUARA suresi 147. ayet):

فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

“Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?”


(ŞUARA suresi 148. ayet):

وَزُرُوعٍ وَنَخْلٍ طَلْعُهَا هَضِيمٌ

“Ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında?”


(ŞUARA suresi 149. ayet):

وَتَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا فَارِهِينَ

(Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).


(ŞUARA suresi 150. ayet):

فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ

Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.


(ŞUARA suresi 151. ayet):

وَلَا تُطِيعُوا أَمْرَ الْمُسْرِفِينَ

“O aşırıların emrine uymayın.”


(ŞUARA suresi 152. ayet):

الَّذِينَ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

“Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyenler(in sözüyle hareket etmeyin).


(ŞUARA suresi 153. ayet):

قَالُوا إِنَّمَا أَنتَ مِنَ الْمُسَحَّرِينَ

Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!


(ŞUARA suresi 154. ayet):

مَا أَنتَ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا فَأْتِ بِآيَةٍ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.


(ŞUARA suresi 155. ayet):

قَالَ هَذِهِ نَاقَةٌ لَّهَا شِرْبٌ وَلَكُمْ شِرْبُ يَوْمٍ مَّعْلُومٍ

Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi.


(ŞUARA suresi 156. ayet):

وَلَا تَمَسُّوهَا بِسُوءٍ فَيَأْخُذَكُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَظِيمٍ

Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir.


(ŞUARA suresi 157. ayet):

فَعَقَرُوهَا فَأَصْبَحُوا نَادِمِينَ

Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.


(ŞUARA suresi 158. ayet):

فَأَخَذَهُمُ الْعَذَابُ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً وَمَا كَانَ أَكْثَرُهُم مُّؤْمِنِينَ

Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.


(ŞUARA suresi 159. ayet):

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ

Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.


(NEML suresi 45. ayet):

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَى ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ

Andolsun ki, “Allah’a kulluk edin!” (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih’i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler.


(NEML suresi 46. ayet):

قَالَ يَا قَوْمِ لِمَ تَسْتَعْجِلُونَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ لَوْلَا تَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah’tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.


(NEML suresi 47. ayet):

قَالُوا اطَّيَّرْنَا بِكَ وَبِمَن مَّعَكَ قَالَ طَائِرُكُمْ عِندَ اللَّهِ بَلْ أَنتُمْ قَوْمٌ تُفْتَنُونَ

Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Sâlih: Size çöken uğursuzluk (sebebi), Allah katında (yazılı) dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi.


(NEML suresi 48. ayet):

وَكَانَ فِي الْمَدِينَةِ تِسْعَةُ رَهْطٍ يُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ وَلَا يُصْلِحُونَ

O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.


(NEML suresi 49. ayet):

قَالُوا تَقَاسَمُوا بِاللَّهِ لَنُبَيِّتَنَّهُ وَأَهْلَهُ ثُمَّ لَنَقُولَنَّ لِوَلِيِّهِ مَا شَهِدْنَا مَهْلِكَ أَهْلِهِ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ

Allah’a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: “Biz (Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz” diyelim.


(NEML suresi 50. ayet):

وَمَكَرُوا مَكْرًا وَمَكَرْنَا مَكْرًا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik.


(NEML suresi 51. ayet):

فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ مَكْرِهِمْ أَنَّا دَمَّرْنَاهُمْ وَقَوْمَهُمْ أَجْمَعِينَ

Bak işte, tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da; (kendilerine uyan) kavimlerini de (nasıl) toptan helâk ettik!


(NEML suresi 52. ayet):

فَتِلْكَ بُيُوتُهُمْ خَاوِيَةً بِمَا ظَلَمُوا إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَةً لِّقَوْمٍ يَعْلَمُونَ

İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.


(NEML suresi 53. ayet):

وَأَنجَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ

İman edip Allah’a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.


(KAMER suresi 23. ayet):

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِالنُّذُرِ

Semûd kavmi de uyarıcıları yalanladı.


(KAMER suresi 31. ayet):

إِنَّا أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ صَيْحَةً وَاحِدَةً فَكَانُوا كَهَشِيمِ الْمُحْتَظِرِ

Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.


(ŞEMS suresi 11. ayet):

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا

Semud kavmi azgınlığı yüzünden (Allah’ın elçisini) yalanladı.


(ŞEMS suresi 12. ayet):

إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا

Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) atıldığında,


(ŞEMS suresi 13. ayet):

فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا

Allah’ın Resûlü onlara: “Allah’ın devesine ve onun su hakkına dokunmayın!” dedi.


(ŞEMS suresi 14. ayet):

فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا

Ama onlar, onu yalanladılar ve deveyi kestiler. Bunun üzerine Rableri günahları sebebiyle onlara büyük bir felâket gönderdi de hepsini helâk etti.


(ŞEMS suresi 15. ayet):

وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا

(Allah, bu şekilde azap etmenin) âkıbetinden korkacak değil ya!


Written by MEHMET SELİM POLAT

Ağustos 9, 2007 1:31 am

Peygamberler kategorisinde yayınlandı

Yorum bırakın